Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

içinde bulunmak

См. также в других словарях:

  • içinde yüzmek — olumlu veya olumsuz bir durumun aşırı derecesinde bulunmak Para içinde yüzmek. Sefalet içinde yüzmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bulunmak — nsz 1) Bulma işine konu olmak Yerde para bulundu. 2) de Herhangi bir durumda olmak Hayırlı bir işe yardımda bulunmuş oluyorsunuz. R. H. Karay 3) de Bir yerde olmak İçinde bulunduğumuz tarihte Osmanlı Devleti nin temelleri çökmüş, ömrü tamam… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yara bere içinde olmak (veya bulunmak) — vücudunda yara, ezik, sıyrık, çürük bulunmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • görüş birliği içinde olmak — aynı görüş ve düşünceye sahip bulunmak Rahat rahat konuştukça her bakımdan tam görüş birliği içinde olduğumuz açığa çıktı. R. Erduran …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zehapta bulunmak — vesveseye kapılmak, kuruntu içinde olmak Kim bilir ne taraflara yorar, ne zehaplarda bulunur? S. M. Alus …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir çatı altında (olmak veya bulunmak) — aynı yapı, kurum, kuruluş vb. içinde (olmak) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • düşmek — e, er 1) Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. R. N. Güntekin 2) den Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kırığı olmak — 1. yasa ve törelere aykırı olarak karşı cinsten biriyle sürekli ilişki içinde bulunmak 2. karnede zayıf notu bulunmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çalkanmak — nsz 1) Çalkama işine konu olmak 2) Deniz, göl dalgalanmak Bu loş ve serin salonların altında Haliç in denizliğini unutmuş, uslu suyu çalkanır. B. R. Eyuboğlu 3) mec. Coşmak 4) mec. Haber, söylenti herkesin ağzında dolaşmak 5) mec. Coşkunluk,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yoksulluk çekmek — sürekli yoksulluk içinde bulunmak O hep faydasız üzüntüler duyar, sıradan arzularla, varlıklar içinde, yoksulluklar çekerdi. A. Ş. Hisar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kuşkulanmak — nsz Kuşku içinde bulunmak, kuşku duymak, şüphelenmek Bu sükûttan kuşkulanan Mebrure, yarı beline kadar hastanın üstüne düşerek elini yakaladı. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»